TÜRKİYE’NİN MARKALAŞMA PROJESİ: TURQUALTY

turquality

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemede uluslararası pazarlarda kabul gören marka sayısı önemli faktörlerden biridir. Gelişmiş ve gelişmekte olan uluslararası pazarlarda yer alma, ticaret hacmini artırma, dış ticaret açığını azaltma ve dış ticaret fazlası verme ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etme; o ülkenin uluslararası marka sayısına ve markalarının gücüne bağlıdır. Bu nedenle, bir ülkenin kendi ayakları üzerinde durması ve dünyada söz sahibi olabilmesi için uluslararası marka geliştirmesi kaçınılmaz bir durumdur. Bugün bir dünya markası olan ve dünyanın sayılı ekonomilerinden biri olan Japon ekonomisine önemli katkılar sağlayan Sony’nin, 1950’li yıllardaki vizyonu “Japon ürünlerinin yaygın kötü imajını değiştiren firma olmak!” şeklindeydi. Yani o zaman bir dünya markası değildi ve Bugün Çin markalarında olduğu gibi sadece Japon ürünlerinin yaygın kötü imajını değiştirmek istiyordu.

Bugün dünya ekonomisinde söz sahibi olan bir çok ülke bu kalkınma hamlesini 1950’lerde hemen 2.dünya savaşının ardından başlatmıştır. Aynen Almanya’nın ve Japonya’nın yaptığı gibi… Tabii ki; pek çok devlet geçmiş tecrübelerinden ders çıkarmayı başarmış ve o tecrübeleri başarılı ürün ve markalara dönüştürmüşlerdir.

Almanya’nın, ülkemizin katılmadığı 2. Dünya savaşı sonrası yerle bir olduğunu düuymayan yoktur. Japonların, hikayesi ise, Almanya’nın kinden de dramatik durumdadır. 1838’de Osmanlı-İngiliz Ticaret (Balta Limanı) Anlaşması yapıldığı dönemlerde, İngiliz savaş gemileri Japonya kıyılarına dayanır ve hiç bir gerekçe göstermeden Japonya kıyılarını bombalamaya başlar. Japonlar hemen harekete geçer ve İngiliz gemilerinin ne istediklerini sorarlar. İngilizler de, kendileriyle ticaret yapmalarını, yapmadıkları takdirde bombalamaya devam edeceklerini söylerler. Japon ileri gelenleri de 6 ay bir süre ister. 6 sonra şu karara varırlar. İngilzlerle Anlaşma yapalım ama, bu gücü nereden aldıklarını anlamak üzere, Avrupa’nın en iyi üniversitelerine öğrenci gönderelim diye karara alırlar. Gerçekten de öyle de yaparlar. 10 öğrencinin başına bir öğretmen düşecek şekilde gruplar şeklinde 40 yıl Avrupa’ya öğrenci gönderirler. Eğitimi başaranlar ülkesine döner, başaramayanlar ise kültürleri gereği intihar eder. Japonya’nın bugün kü; başarısının sırrı o yıllara dayanır.

Osmanlı-İngiliz Anlaşmasına gelince, Avrupa’da sanayi inkılabının neticesi olarak daha fazla ham maddeye ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti de 1826’dan itibaren, ham maddesini dışarıya çıkararak esnafın işsiz kalmasını önlemek maksadı ile bir nevi himaye sistemi olan yed-i vahid (tekel) usulünü uygulamaya koymuştu. Bu sistem Büyük Britanyanın çıkarlarına uygun düşmüyordu ve İngilizler kendilerine Osmanlı topraklarında ayrıcalıklar verilmesi için Osmanlı Devletine baskı yapıyorlardı. Osmanlı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak, Büyük Britanyaya ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir ticaret konvansiyonunu Baltalimanı`nda devlete olan yalıda imzaladı. Bu anlaşmadan ders almadığımız gibi, sonraki yıllarda bu tür uygulamaları daha da artmıştır.

Bir markanın, orijini dışında başka ülkelerde de kabul görmesi, yapılan ihracatlar nedeniyle orijini olan ülke ekonomisine oldukça önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak, bir markanın kendi halkının dışındaki insanlara ürünlerini kabul ettirmesi kolay değildir. Devreye bir çok faktör girmektedir. En başta, zevkler, tercihler, kültürler vb. bir çok faktör önemli rol oynamaktadır. Bütün bu faktörleri kaşılayan ürünleri, markanın bilindiği kalite standartlarından taviz vermeden yapmak ise çok daha zordur. Bir zamanlar, İtalyan Pizza’sı meşhur diye bir çok girişimci Türkiye’ye o markaları getirip aynı formüllerle üretip sunduğunda başarısız olmuşlar ve bir üsre sonra kapatmak zorunda kalmışlardı. Sonra yapılan araştırmalarda anlaşıldı ki; Türkler’in ağız tadı İtalyanlarınkinden farklı… Aynı şey, P&G’nin Japon pazarına bebek bezlerini sürdüğünde ortaya çıktı. Az kalsın P&G ülkeyi terk ediyordu ki; kapsamlı bir araştırma yapmaya karar verdi. Araştırma sonucunda; Japonların kız bebeklerine pembe, erkek bebeklerine mavi bez kullanmalarındaki kültürel zorunluluk olduğu görüldü. Bu sonucu uyguladıklarında başarmışlardı. Bu örnekleri artırmak mümkün.

Marka Nedir?

Marka, bir firmanın ürünlerini tanımlayan ve onları rakiplerinden ayırt

etmeye ve farklılaştırmaya yarayan isim, sembol, tasarım veya bunların birleşimi olarak tanımlanmaktadır. Marka ürünlere kimlik kazandıran, tüketiciye aldığı ürünün kaynağını gösteren, firmayı benzer ürünleri üreten rakiplerine karşı koruyan isim, sembol, tasarım veya bunların birleşimidir. Güçlü marka geliştiren firmalar, bilanço aktiflerinde öz kaynak olarak marka değerini ortaya koymaktadırlar.

Bu tür nedenlerden dolayı firmalar için güçlü bir markaya sahip olmak en önemli amaç haline gelmektedir. Bir ülke için de güçlü ve uluslararası pazarlarda kabul gören ve kendi ülkesinin dışındaki ükelerdeki tüketiciler tarafından tüketilen, kendi ülkesine ait markaların çok olması önemlidir. Mesela; THY, son 10 yılda Avrupa’da ve Dünyada sayılı markalardan biri haline gelmiştir. Artık, uçaklarımızda Türklerden çok yabancılar görmek mümkün olmaktadır. THY gibi, bir çok alanda Türk markalarının başka ülke insanları tarafından tüketilmesi, ülkemizin dünya ülkeleri arasındaki gücünü perçinleyecek ve bugün dünya ülkeleri arasında yer aldığı 16. Sırayı daha da aşağılara çekebilecektir. Bu ise, ilkemizin iç sorunlarını çözerek dünya ölçeğinde, küresel sorunları çözmeye ve söz sahibi olmaya doğru gittiğinin göstergesi olarak algılanmaktadır.

İşletmeler açısından güçlü bir marka meydana getirebilmek, yüksek pazar payı ile birlikte yüksek satış ve kar ve orijin ülkeye ödenen yüksek vergi desteği anlamına gelmektedir. Marklaşmada, önemli bir unsur tüketiciler üzerinde bıraktığı güven duygusudur. Günümüzde ağır rekabet şartları içinde bu güveni meydana getirmek oldukça zor olsa da işletmelerin “olmazsa olmaz” ı durumundadır.

Markalaşma Projemiz: Turquality

Türkiye’nin uluslararası pazarlarda da satılan markalarını artırmak ve“Türk Markası” imajının dünya pazarlarında kabul gören Türk markası haline gelmesini sağlamak için önemli bir adım olan Turquality projesi ile ihracatçıya çeşitli destekler verilmektedir. Turquality projesi, uluslararası pazarlarda markalaşma, Türk markalarının dünya pazarlarındaki yeri ve Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması sürecinde önemli destek sunmaktadır. Turquality, küresel marka desteğidir ve günümüzde bir çok Türk işletmesi bu destekten yararalanaran ürünlerini dış pazarlara tanıtmış ve sunmuştur.

Turquality, Türk ürünlerinin dünya pazarlarında sahip olduğu imajı iyileştirmek ve uluslararası pazarlarda tutunmalarını sağlamak amacıyla sadece Türk markalarına verilmesi öngörülen bir destek programıdır. Turquality dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programıdır. Turquality projesi güçlü Türk markaları geliştirerek ülkemizin ihracatını artırmak, güçlü Türk markaları geliştirerek “Türk Malı” imajını ve Türkiye’nin itibarını güçlendirmek ve seçilmiş marka potansiyeli taşıyan firmalara destek olmak amacıyla faaliyete geçirilmiştir.

Türkiye’nin daha çok marka çıkarması, mevcut markalarının da küresel çapta daha fazla yaygınlaşması için en kapsamlı ‘destek sistemi’ olarak Turquality Programı geliştirilmiştir. Bu programda, patent tescilinden yurtdışında açılacak mağazanın kirasına, yurt dışı fuarlara katılım bedeline kadar pek çok destek almak mümkündür.

Turquality Sertifikası olan markalı ürünlerle ilgili istihdam edilen moda, endüstriyel ürün tasarımcısı, aşçı ve şef giderleri, reklam, tanıtım ve pazarlama faaliyetleri, yurtdışında düzenlenen uluslararası sektörel fuarlara katılım destek kapsamındadır.

Bir markanız varsa ve büyümek, yurt dışında mağazalar açmak istiyorsunuz ya da markalaşmak için yatırım yapacaksınız veya kurumsallaşmak için yönetimi güçlendireceksiniz; bütün bunlar için ‘parasal’ destek almanız mümkündür.

Yurt dışına açılmak isteyenlerin, bu konulardaki çok sayıda alt başlık için en kapsamlı ve güçlü destek programı Turquality programını mutlaka incelemesi gerekir. Çünkü farklı sektörlerden çok sayıda firma ve marka halen bu desteklerden yararlanmakta ve bunların arasına her yıl yenileri katılmaktadır.

Turquality Projesinin Hedefleri

Turquality projesinin öncelikli hedefleri;

  • Marka potansiyeli olan firmalara ulusal marka olma yolunda finansal kaynak sağlamak ve markalaşmayı teşvik edici bir rol oynamak,
  • Ulusal Türk markaları meydana getirebilmek için firmaların ve markalarının gelişimlerine yönelik strateji, operasyon, organizasyon ve teknoloji danışmanlığı çalışmaları ile destek olmak,
  • Program kapsamında bulunan firmaların yönetim birimlerine yönelik eğitim desteği vermek suretiyle toplam insan kaynaklarını güçlendirmek,
  • İletişim ve tanıtım faaliyetleri ile yurtdışında olumlu Türk malı imajının oluşturulması ve tutundurulmasını sağlamak,
  • Türk firmalarının marka potansiyelini ve bilincini artırmak,
  • Türk firmalarının pazar bilgisi dahilinde aksiyon alabilmeleri için gerekli bilgi akışının sağlanması olarak belirlenmiştir.

Hedef Küresel Marka

Hedef, “küresel Türk markaları geliştirerek Türkiye’nin ihracatını artırmaktır”. Turquality, küresel marka olmanın uluslararası kabul görmüş evrelerine uygun tasarlanmış bir destek sistemi vardır. Odağında markalaşma, hedefinde ise Türkiye’den dünya markaları çıkarmak yer almaktadır.

2006 yılından beri tüm sektörlere açılan Turquality desteklerinin, 2011 yılında önemli değişikliklerle destek kapsamı genişletilmiştir.

Marka Destek Programı Kapsamında Bulunan Şirketlere Sağlanan Destekler

  • Marka tescili harcamalarının desteklenmesi,
  • Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetlerinin desteklenmesi,
  • Yurtdışı birimlere ilişkin giderlerin desteklenmesi,
  • Reyonların desteklenmesi,
  • Showroomların desteklenmesi,
  • Kalite belgeleri ile insan can, mal emniyeti ve güvenliğini gösterir işaretlere ilişkin harcamaların desteklenmesi,
  • Franchising desteğI,
  • Danışmanlık desteği.

Patent ve Tasarım Tescili için Destek

Turquality Destek Programı kapsamındaki firmaların, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tesciline ilişkin harcamaları ile Turquality Sertifikasına sahip markalarının yurtdışında tescili ve korunmasına ilişkin giderleri de destek kapsamında. Bu markaların, çevre, kalite ve insan sağlığına yönelik teknik mevzuata uyum sağlayabilmesi ve mağaza açılışına ilişkin harcamalar da destekleniyor.

Turquality Destek Programı Kapsamına Alınan Şirketlere Sağlanan Destek Unsurları

  • Patent, faydalı model, endüstriyel tasarım ve marka tescil harcamalarının desteklenmesi,
  • Kalite belgeleri ile insan can, mal emniyeti ve güvenliğini gösterir işaretlere ilişkin harcamaların desteklenmesi,
  • Moda endüstriyel ürün tasarımcısı giderlerinin desteklenmesi Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetlerinin desteklenmesi Yurtdışı birimlere ilişkin giderlerin desteklenmesi Danışmanlık desteği.

Sonuç

Turquality projesiyle küresel rekabette kendi markalarıyla yarışan dünya markalarının meydana getirilmesi amaçlanmıştır. Turquality, Türkiye’nin ihracatını artırmak ve sürdürülebilir hale getirmek için yürürlüğe konmuş en önemli kurumsal girişimdir. Uzun ve detaylı çalışmalar sonucunda ortaya çıkan Turquality projesi, Türk markalarının uluslararası pazarlarda rekabet edebilmelerini sağlamaktadır.

Turquality’nin ve bu kapsamdaki markaların başarısı Türkiye ihracatının artışı, dış ticaret açığının azaltılması ve sürekliliğinin sağlanmasıdır. Bu markalar dünya çapında, Türk ürünlerinin ve Türk markalarının değerini artırarak ve uluslararası boyutlara taşınmasını sağlamada önemli rol oynamaktadır.

 Haziran 2014, Kayseri